Tek Satıcılık Sözleşmesi ve Sözleşmenin Hukuki Niteliği

Haziran 29, 2020

 Tek satıcılık sözleşmesi bir yapımcının/üreticinin, ürettiği mallarını kendi adına ve rizikosu kendine ait olmak üzere satması için belli bir bölge/coğrafya sınırları içerisinde sadece bir tek satıcıya teslim etmesini gerektiren sözleşme niteliğindedir. Uygulamada ise tek satıcılık ifadesi yerine “bayilik”, ”distribütörlük” sözleşmesi ifadeleri de tercih edilmektedir.

Tek satıcılık sözleşmesi, atipik sözleşme niteliğinde olup bu sözleşmeler için çerçeve ve sürekli sözleşmeler özellikleri vardır denilebilir. Ama tek satıcılık sözleşmelerinin en ayırt edici özellikleri arasında; bir tarafa belirlenen bir bölgede belirli malların satışı için tekel tanınması bulunmaktadır.

Tek satıcılık sözleşmesinin hükümleri uyarınca tanınan tekel satış hakkına aykırı nitelikte hareket eden bir üretici/yapımcı olduğu takdirde, tek satıcılık sözleşmesinin yasal bir tanımı veya dayanağı olmasa bile taraflar arasında kurulmuş olan sözleşme ve Borçlar Hukuku’nun sözleşmeye aykırılık hükümleri uyarınca ihlalde bulunan tarafa yaptırımlar uygulanabilecektir.

Bu noktada tek satıcılık sözleşmeleri hükümlerinde sıkça başvurulan ve tarafları sözleşmeye aykırı davranmamaları konusunda zorlayan en önemli unsur sözleşmelerde belirlenen ceza koşullarıdır. Genel kapsamda bakıldığında, sözleşmenin kendine has nitelikleri her zaman varlığını sürdürmektedir. Özellikle sözleşme süresi, belirli bir coğrafyada ifa yükümlülüğü, rekabet yasağı, asgari mal teslimi/alımı gibi unsurlarının olması tek satıcılık sözleşmesinin en ayırt edici özellikleri arasındadır.

Tek Satıcılık Sözleşmesi ve Tarafların Borçları

Üreticinin/Yapımcının borçları arasında:

  • Mal teslimi borcu,
  • Sözleşmede belirlenen bölgede başkalarıyla aynı konuda iş yapmama yükümlülüğü
  • Teknik destek sağlama, bilgi verme yükümlülüğü

gibi yükümlülükler bulunmaktadır.

Tek Satıcı’nın borçları arasında:

  •  Sürümü arttırmak amacıyla girişimlerde bulunma, özenli davranma yükümlülüğü,
  • Alım yapma ve bedeli ödeme yükümlülüğü,
  • Bilgi verme yükümlülüğü,
  • Sadakat yükümlülüğü,
  • Rekabet etmeme yükümlülüğü

yükümlülükler bulunmaktadır. Bu borçlara aykırı davranış sergilenmesi durumlarında tazminat borcu ortaya çıkabilmektedir.

Tek Satıcılık Sözleşmesinin Sona Erme Nedenleri

Sözleşme çeşitli nedenlerle sona erebilmektedir. Örnek vermek gerekirse, akla ilk gelen koşul tarafların anlaşmasıdır. Fakat bunun yanında sözleşmede önceden belirlenen sürenin sona ermesi, eğer belirsiz süreli bir sözleşme varsa belirlenen ihbar süresine uyarak sözleşmenin feshedilmesi ve haklı nedenle feshin gerçekleşmesi durumlarında sözleşmeler sona erebilmektedir.

Haklı nedenle sözleşmenin sona ermesinde, fesih ihbar süresi koşulu aranmamaktadır. Peki haklı nedenler arasında hangi başlıklar bulunmaktadır? Örneğin, münhasır dağıtım hakkının ihlal edilmesi, farklı üreticilere ait malların dağıtılması/satılması durumları haklı nedenler arasındadır.

Sözleşmeye aykırılıklar, taraflar arasında kurulmuş olan sözleşmenin sona ermesine sebep olabilmektedir. Unutulmamalıdır ki, marka değerine zarar verecek durumların ortaya çıkmasına sebep olan bir satıcının varlığı halinde de üreticinin sözleşmeyi haklı nedene feshedebileceğinin kabulü yerinde olacaktır. Bütün bunların yanında haklı nedenle fesih durumu ortaya çıktığında tazminat ödenmesi durumu da söz konusu olabilecektir.

Sözleşmeye aykırılık; 

  • Yapımcı tarafın, bir bölgede satıcıların birbirlerinden haberi olmaksızın birden fazla satıcıyla tek satıcılık sözleşmesi kurması;
  • Satış tekeli tanınan tek satıcının, bayisinde farklı, rakip firmaların da ürünlerini satması,
  • Yapımcı tarafın yeterli teknik desteği, bilgi ve gerekli yardımları sağlamaması,

gibi durumlarda gerçekleşebilmektedir.

Sözleşmeye aykırılık durumları ile birlikte anılması gereken konu başlıkları arasında tarafların sorumlulukları bulunmaktadır.

Bu sorumluluklar, Tek Satıcılık sürecinin olabildiğince, uzun vadeli ve sağlıklı sürebilmesi için gereklidir. Örnek vermek gerekirse, bu tür sözleşmelerde Tek Satıcı’nın, sattığı malların sürümünü arttırmak üzere çaba gösterme zorunluluğu, marka değerine zarar vermeme sorumluluğu gibi yükümlülükleri bulunmaktadır.

Sözleme sona ermiş olsa bile tarafların çeşitli sorumluluk ve hak talepleri çeşitli durumlarda varlıklarını sürdürebilmektedir.

Uygulamada en sık rastlanan sözleşme hükümlerinden biri sözleşmenin sona erdiği zaman sonrasındaki belli bir dönemde tek satıcı olan taraf için rekabet yasağı hükmüdür. Bunun sebebi, tek satıcının sözleşme süresince edindiği gizli nitelikteki bilgi ve birikimleri kullanmasının önüne geçilebilmesi amacıdır. Ancak, rekabet yasağının da çeşitli istisnai konular haricinde makul bir süre olarak belirlenmesi gerekmektedir. Ölçülülük unsuru dikkate alınmalıdır.

Tek Satıcılık Sözleşmesi ve Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun İlişkisi

Rekabet Hukuku normlarının kapsamı gün geçtikçe daha geniş ve etkili olmaktadır. Rekabet korunması çeşitli kanun düzenlemeleri ve yargı kararları ile sağlanmaya çalışmaktadır. Regülasyonların amacı serbest piyasa koşulları içinde yer alan aktörlerin haklarının korunması ve piyasanın sağlıklı bir şekilde işlemesidir. Rekabetin korunması, hukuki alanlardaki uyuşmazlıkların önlenmesi açısından da önem taşımaktadır. Hukuk sistemimizde rekabetin korunması amacıyla çıkarılan kanun hükümleri göz önüne alındığında tek satıcılık sözleşmelerinin rekabetçi piyasanın imkanlarını sınırlayan bir sözleşme olduğu görülecektir.

Tek satıcılık sözleşmelerinin bir bölgede bir satıcıya satış hakkı vermesi sebebi ile o bölgede monopol yaratıyor olması esasında rekabeti bozan bir durum ve tek bir satıcının varlığı tüketiciler açısından avantajlı bir durum değil gibi gözükmektedir.

Ancak bazı durumlarda tek satıcılık anlaşmaları, güçlü bir bayinin organizasyon kurabilme yeteneği sayesinde malın dolaşımını ve tüketiciye ulaşımını kolaylaştırmakta ve sayede tüketicilere avantaj sağlamaktadır.

Rekabetin Korunması Hakkındaki Mevzuat içerisinde 2002/2 sy Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği ve 2017/3 sy Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği ile bazı koşulların oluşması halinde tek satıcılık sözleşmelerinin rekabeti bozmayacağı düzenlenmiştir.

Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyet Tebliği’nin 4. Maddesinde hangi durumlarda anlaşmaların muafiyet dışına çıkacağı düzenlenmiştir. Buna göre tek satıcının satış fiyatını kendisinin belirleyemediği, bazı istisnalar dışında bölge sınırlaması getirildiği, perakende seviyesinde faaliyet gösteren sistem üyelerinin son kullanıcılara yapacakları aktif

veya pasif satışların kısıtlandığı, Seçici dağıtım sisteminde, sistem üyelerinin kendi aralarındaki alım ve satımın engellendiği ve yetkili olmayan tamircilere yedek parça olarak satmasının yasaklandığı anlaşmalar rekabeti bozan anlaşmalar olarak kabul edilmiştir.

Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği hükümleri kapsamında da benzer düzenlemeler yapılmış ve hangi anlaşmaların rekabeti bozacağı 6.madde ile düzenlenmiştir.

Sonuç olarak doğası gereği rekabeti bozan tek satıcılık anlaşmaları; bazı şartları sağlamaları halinde Rekabetin Korunması Hakkındaki Mevzuat hükümlerinden muaf tutulmuşlardır. Ancak önemle belirtmek gerekir ki; Alıcının ilgili Pazardaki payının %40’ından fazla olduğu anlaşmalar Dikey Anlaşmalar Muafiyet Tebliği ve Taşıt, Yedek Parça veya Onarım Sağlayıcının Pazar payının %30’u aştığı hallerde Motorlu Taşıtlar Sektöründeki Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği kapsamından çıkartılacak ve rekabeti bozduğu kabul edilecektir.

Sonuç

Sonuç olarak, Tek Satıcılık sözleşmeleri nitelikleri gereği bünyelerinde, vekalet, satım gibi sözleşme özelliklerini taşıyan sui generis nitelik taşıyan sözleşmelerdir. Sözleşme hükümlerinin detaylı ve sözleşme sonrasını da kapsayıcı, yapıcı nitelikte olması gerekmektedir. Sözleşmedeki boşlukların özel hukuk hükümleri ve yargı kararları ile doldurulması durumunda tarafların tam olarak istedikleri sonuçlar elde edilemeyebilir. Sözleme hukukunun doğası gereği, hükümleri regülasyonlar çerçevesinde serbestçe kararlaştırılabiliyor olmasının yanında, taraflar arasında aşırı dengesizliklere sebep olabilecek hükümlerin geçersizliği durumu da her zaman ortaya çıkabilmektedir. Rekabetin Korunması ve piyasanın sağlıklı bir şekilde işlemesi amacıyla, sözleşmeye konulan hükümlerin mümkün olduğunca taraflar arasındaki dengeleri koruyan, öreğin belirli coğrafya ve süre tanımlarının, sözleşme sonrası rekabet etmeme yükümlülüklerinin mümkün olduğunca olağan hayatın akışına uygun süreler ve mekanlar için belirlenmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, unutulmamalıdır ki Tek Satıcılık sözleşmesinin uygulama alanı Rekabetçi piyasa koşullarının kurallarının da tümüyle yok sayıldığı bir hukuk alanı da değildir. Burada varılabilecek en uygun sonuç, hukuk sisteminin ekonomik sistemin sürekliliğinin ve sağlıklı bir şekilde varlığının sürdürebilmesi için gerekli önlemleri alıyor olması ve bu önlemleri tarafların hak ve menfaatlerini koruyucu şekilde düzenleme amacı güdüyor olmasıdır.

Av. Eren Evren                                                                                                                                          Stj. Av. Can Hakan