Unutulma Hakkı ve Hukuki Dayanakları

Haziran 8, 2020

Unutulma hakkı, kişinin dijital ortamda yer alan kişisel verilerini veya rahatsız edici içeriklerin silinmesini, kısıtlanmasını talep hakkıdır. Kişinin geçmişte yaşadığı birtakım olayların öğrenilmesini istememesi,  geçmişteki haberlerin yarattığı olumsuzluklardan bağımsız geleceğini belirlemek istemesi oldukça doğaldır. Mahremiyet alanına ilişkin bilgi kişinin itibarını da etkileyebilecek deyim yerindeyse damgalanmasına da sebep olabilecektir. Bu noktada unutulma hakkı kişiye hukuki çözüm sağlar.

Unutulma hakkının iki unsurunun olduğu kabul edilmektedir; bilgi ve zaman. Bilgi unsuru, bilginin doğru olması ve hukuka uygun şekilde alenileşmiş olmasıdır. Zaman unsuru ise, bilginin alenileşmesinden itibaren belirli sürenin geçmesi ve bilginin zamanla doğruluğunu ve güncelliğini kaybetmesidir.

  • Adalet Divanı’nın Unutulma Hakkı İle İlgili Verdiği İçtihat Yaratan Karar

 

Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) 2014 tarihinde verdiği “Google İspanya Kararı” ile unutulma hakkı gündeme gelmiş ve karar, bu konuda düzenleme yapılması gereğini doğurmuştur.

Kararın konusu, Gonzâlez isimli İspanyol avukatın Google’da ismi aratıldığında “La Vanguardia” isimli gazetede borçları nedeniyle mülkleri haczedildiğine ilişkin yirmi yıllık açık arttırma ilanıyla ilgili bilgiler içermesidir. Kişi İspanyol makamına talepte bulunup, gazeteden kaldırılmasını, anonimleştirilmesini ve Google A.Ş’den verilerin çıkarılmasını talep etmiştir.

İspanyol makamı gazetede yer alan içeriği kaldırmamış fakat Google’dan linklerin kaldırılmasını talep etmiştir. Bunun üzerine Google, İspanya Yüksek Mahkemesi’nde dava açmış, Mahkeme de görüş bildirmesi için davayı Avrupa Birliği Adalet Divanı’na(ABAD) taşımıştır.

ABAD 95/46 sayılı Direktif’in 6. Maddesine dayanarak, arama motorunda bu bilginin yer almasında kişinin özel hayatının, itibarının, Google’ın ticari menfaatinden daha üstün olduğuna, kamunun üstün yararının da mevcut olmadığına kanaat getirmiştir.  Bu bağlamda, ABAD, kişinin isminin arama motorunda aratıldığında seneler öncesine ilişkin bilginin çıkmasının kabul edilemeyeceğine dair kişinin talep hakkının olduğuna karar vermiştir. ABAD’ın bu kararı üzerine Google, unutulma hakkını kullanmak isteyen kişilere ilişkin bir web formu hazırlamış ve yalnızca ilk günde 12.000 talep olmuştur.

ABAD’ın Google İspanya kararının etkisinden sonra, unutulma hakkı,  95/46/EC sayılı Kişisel Verilerin Korunması Direktifi’nin yerini alan ve 25.5.2018 tarihinde yürürlüğe giren GDPR 17. Maddesinde silme hakkı ile ilişkilendirilerek düzenlenmiştir. Maddede unutulma hakkının şartları açıklanmış ve verilere 3. Kişilerin ulaşmasına imkan veren veri sorumlusunun yükümlülükleri düzenlenmiştir.

Hukukumuzda unutulma hakkıyla ilgili açıkça düzenleme mevcut değildir. Fakat Anayasa’nın 17. Maddesindeki; “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” şeklinde düzenleme, unutulma hakkıyla ilişkilendirilebilir. Yine Anayasa’nın 20. maddesinin 3. herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı düzenlenmiştir. Dolayısıyla, dijital ortamda paylaşılan haberler de bu kapsamda değerlendirilebilir. Bunun yanında, Anayasa’nın “Devletin temel amaç ve ödevleri” başlıklı 5. maddesinde “insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” ifadesi ile devlet bakımından yükümlülük öngörülmüştür.

Türk Medeni Kanunu’nda da kişilik hakkı kapsamında unutulma hakkını koruyucu hükümler mevcuttur. Kişilik hakkına saldırı halinde açılacak davalar TMK’nın 25. Maddesinde, saldırıdan doğan zararı tazmin hakkı ise Türk Borçlar Kanunu’nun 58. Maddesinde; “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda da unutulma hakkıyla ilgili açıkça düzenleme bulunmamaktadır. Fakat Kanun’un çoğu hükmü ve getirdiği ilkeler unutulma hakkının uygulanabilmesine elverişlidir. Örneğin, Kanun’un 7. Maddesindeki kişisel verilerin silinmesini talep hakkı, unutulma hakkının yansıması niteliğindedir.

Anılan tüm maddeler birlikte değerlendirildiğinde; unutulma hakkına dair doğrudan düzenleme olmamasına rağmen kişilere tanınan hak ve devlete yüklenen sorumluluk neticesinde kişilerin, geçmişlerine sünger çekme ve geleceğini şekillendirme noktasında kendilerine ilişkin haberlere erişimin engellenmesini, unutulmayı talep olanağı mevcuttur. Nitekim Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarında da unutulma hakkına yer verilmiştir.

  • Unutulma Hakkı İle İlgili Türkiye’deki Emsal Yargıtay Kararı 

 

Türkiye’de ilk olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2014/56 K. 2015/1679 T. 17.6.2015 sayılı kararında Google İspanya kararına atıfta bulunulmuştur. Karara konu olayda cinsel taciz suçunun mağduru Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu adlı eserde kendisinin ve diğer kişilerin isimlerinin açıkça yazılıp yayınlandığını, bu durumun kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek manevi tazminat talep etmiştir.

Mahkemece, söz konusu olayların anlatımında açıkça isim belirtmenin kitap içeriğine bir fayda sağlamadığı gibi, davacının isminin geçtiği olayın hassasiyeti ve Türk toplum yapısı da göz önünde tutulduğunda, davacının kişilik haklarını zedelediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar davalı tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay Hukuk Dairesi;  eserin bilimsel nitelikte çalışma olduğu, bilim ve araştırma özgürlüğü kapsamında aleniyet kazandığını, Yargıtay karar ilamının da yayınlandığı, kamuya açık hale geldiği, kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmiş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Uyuşmazlık Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelmiştir. Hukuk Genel Kurulu sorunun çözümünde dikkat edilmesi gereken hususun bilim ve sanat özgürlüğü ile bireyin temel hakları arasında adil dengenin kurulması olduğuna vurgu yapmış, kişisel verilerin korunması, özel hayatın gizliliği ve unutulma hakkına değinilmiştir. Bu bağlamda, davacının isminin rumuzlanmadan kitapta yer almasının unutulma hakkını ve bunun neticesinde özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğine dair karar verilmiştir.

  • Unutulma Hakkı ile İlgili Anayasa Mahkemesi Kararı

 

Yine Anayasa Mahkemesi’nin 2013/5653 B.No., 3/3/2016 Tarihli kararında; başvuru,  bir gazetenin internet haber arşivinde erişilebilir durumda olan başvurucunun uyuşturucu kullandığı iddiasıyla yürütülen ceza kovuşturması neticesinde adli para cezasına hükmedilen olaya ilişkin haber ve yayınlar ile ilgili içeriğin yayından kaldırılması yönündeki talebin reddedilmesinin şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

Anayasa Mahkemesi haberin 1998 ve 1999 yılındaki ceza yargılamasına ilişkin olduğu, istatistiksel veya bilimsel amaçlarla internet ortamında kolaylıkla ulaşılabilirliğinin sağlanmasının zorunlu olmadığı, yapılan haberlerin unutulma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gereken haberler olduğu, erişiminin engellenmesine yönelik talebin reddedilmesiyle ifade ve basın özgürlükleri ile kişinin manevi bütünlüğünün korunması hakkı arasında adil bir dengenin kurulmadığı gerekçeleriyle; başvurucunun şeref ve itibarını koruma hakkının ihlal edildiğine ve kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararlardan da açıkça anlaşılacağı üzere hukuk düzeni çatışan iki olguyu aynı anda koruyamamakta, birine üstünlük tanımaktadır. Bu bağlamda, somut olaya göre değerlendirme yapılıp, üstün yarar korunacaktır.

Her iki karar da eleştirilere maruz kalmıştır. YHGK’nun kararı bilgi hukuka uygun olarak alenileşmediğinden ve zaman unsuru bakımından da bilginin güncelliğini yitirmemiş olması sebebiyle unutulma hakkının unsurlarının olmadığı gerekçesiyle, uyuşmazlığın unutulma hakkına ilişkin değil de kişilik hakkına ilişkin olduğu savunulmuştur. Bunun dışında doktrinde unutulma hakkının yalnız dijital ortamda olabileceğini savunanlar tarafından da karar eleştirilmiştir. YHGK kararında bu hususla ilgili, “unutulma hakkı tanımlarına bakıldığında her ne kadar dijital veriler için düzenlenmiş ise de bu hakkın özellikleri ve bu hakkın insan haklarıyla arasındaki ilişkisi dikkate alındığında; yalnızca dijital ortamdaki kişisel veriler için değil, kamunun kolayca ulaşabileceği yerde tutulan kişisel verilere yönelik olarak da kabul edilmesi gerektiği açıktır.” ifadesine yer vermiştir. Anayasa Mahkemesi Kararı ise yeterince detaylandırılmadığına ve uyuşmazlığın çözümünde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’ndaki ilgili hükümlerin uygulanması gerektiğine yönelik eleştirilmiştir. Fakat hüküm tarihi itibariyle KVKK yürürlükte olmadığından bu eleştiriye katılmak mümkün değildir.  Tüm bu eleştirilere rağmen önemle belirtmek gerekir ki her iki karar da unutulma hakkına yer verdiği, internetin kusursuz hafızası karşısında kişinin unutulmayı istemesinin önemine vurgu yaptığı için oldukça önemlidir. Söz konusu kararlardan sonra konuya ilişkin başvuru ve karar sayısında da ciddi bir artış gözlenmiştir.

SONUÇ

Unutulma hakkı, kişinin dijital ortamda yer alan kişisel verilerini veya rahatsız edici içeriklerin silinmesini, kısıtlanmasını talep hakkıdır. Özellikle internetin bu denli yaygınlaştığı çağda dijital ortamda yayınlanan ve kişilik haklarının ihlaline sebebiyet veren haberler kalıcı özellik taşımakta ve seneler sonra dahi erişime imkan sağlamaktadır. Böylece kişinin mahrem alanına dair verileri adeta ifşa olmaktadır. Unutulma hakkı, kişinin geleceğini şekillendirmesi, kişiliğini korumasına hizmet ettiği, kişinin mahrem alanıyla ilgisi sebebiyle esasen insan hakkıdır. ABAD tarafından verilen Google İspanya kararından sonra unutulma hakkından sıkça söz edilmiştir. Öyle ki 95/46/EC sayılı Kişisel Verilerin Korunması Direktifi’nin yerini alan Genel Veri Koruma Tüzüğü’nde silme hakkıyla ilişkilendirilerek düzenlenmiş, AİHM’ in kararlarında da yer almıştır. Ülkemiz bakımından da unutulma hakkı kavramı yenidir. Doğrudan düzenleme olmamasına karşın, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarında açıkça yer verilmiş olması unutulma hakkının tanınması açısından oldukça önemlidir. Dijital çağın sebep olabileceği olumsuzluklar düşünüldüğünde, unutulma hakkına bir insan hakkı olarak değer verilmesi, toplumun bu konuda bilinçlenmesi şarttır. Zira unutulma hakkı yalnızca geçmişin değil geleceğin de konusudur. Bu sebeple, unutulma hakkının tam anlamıyla uygulama alanı bulması ve bu konudaki belirsizliklerin giderilmesi için yasal düzenleme yapılması zaruri hale gelmiştir.

Av. Eren Evren                                                                                     Stj. Av. Su Evrim Şanal