6769 sy Sınai Mülkiyet Kanunu’nda Arabuluculuk

Şubat 2, 2017

Arabuluculuk kurumu 2013 yılında yürürlüğe giren 6325 Sayılı “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” ile yasalaşmıştır. Bu tarihten beri Arabuluculuk ile yapılan anlaşmalar mahkeme hükmü niteliğinde olup, ilgili mahkemesinden icra edilebilirlik şerhi alınması ile ilamlı icraya konabilmektedir.

Fikri ve Sınai haklar, elbette arabuluculuğun uygulama alanları arasında idi ancak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu öncesi uygulanan Kanunun Hükmünde Kararnamelerde düzenlenmiyor, teşvik de edilmiyordu ancak 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 19/4 ve 40/5. Maddelerinde özel olarak kurumun arabuluculuğa teşviki düzenlenmiştir.

Kanunun, Markanın Yayınına İtirazının İncelenmesi hususunu düzenleyen 19/4 maddesinde      “Kurum gerekli görmesi hâlinde tarafları uzlaşmaya teşvik edebilir. Uzlaşma ile ilgili hususlarda 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu hükümleri uygulanır. “ hükmü yer almaktadır. Kanuna göre bir marka başvurusunun Marka bülteninde yayınlanmasından itibaren 2 ay içinde herkes marka başvurusuna itiraz edebilmektedir. Bu yayıma itiraz üzerine de TPE bir inceleme başlatmaktadır. Bu inceleme neticesinde ise markanın, başvuru kapsamındaki mal veya hizmetlerin bir kısmı ya da tamamı için tescil edilemeyeceği sonucuna varırsa, başvuruyu bu mal veya hizmetler bakımından reddeder. Aksi hâlde itirazın reddine karar verir. Bu aşamada taraflar elbette serbestçe arabuluculuğa başvurabilir ancak bunun yanında kanun koyucu, itirazı inceleyen TPE’ye burada bir sorumluluk yüklemiş olup, zorunlu tutmasa da tarafları arabuluculuğa teşvik etmesini beklemektedir.  Bu şekilde çözümlenen uyuşmazlığın kuruma faydası ise  şüphesiz iş yükünün azalması olacaktır.

Tıpkı bir mahkeme kararı gibi TPE’nin verdiği itiraz kararından bir taraf kazanıp, memnun olurken diğer taraf kaybedip, mutsuz olmaktadır. Oysa Arabuluculuk, uyuşmazlığı kökünden çözümleyen bir yöntemdir ve taraflar kendi kararlarını verdikleri için iki tarafın da kazanacağı sayısız çözüm yolu bulunabilir. Örneğin itiraz konusu markanın farklı sınıflarda veya aynı sınıfın farklı mal ve hizmetlerinde taraflarca tescili sağlanıp, kullanım alanları ya da markanın kullanım bölgeleri taraflar arasında paylaşılabilir; pasta büyütülebilir, bu markanın daha büyük bir pazara açılması sağlanabilir; aynı  markanın bir taraf üretimini yaparken diğeri satış ve pazarlamasını yapabilir; marka adı aynı olsa da logo ile algı farklılaştırılabilir; bir taraf için o marka çok önemli değilse diğerinin elinde bulunan ve daha çok işine yarayan bir başka markanın tescilini devralabilir… bu şekilde belirttiğimiz gibi sayısız çözüm yolu bulunabilir.

Bir diğer arabuluculuğa teşvik maddesi de 40/5  olup, madde metni şöyledir; “Kurum gerekli görmesi hâlinde tarafları uzlaşmaya teşvik edebilir. Uzlaşma ile ilgili hususlarda 6325 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.”

Coğrafi İşaret ve Geleneksel Ürün Adı başvuruları da tıpkı marka başvuruları gibi bültende yayımlanır, bu defa 3 ay içinde herkes TPE’ye itirazda bulunabilir. Bunun üzerine de TPE bir inceleme başlatır ve inceleme sonunda;  başvurunun biçim veya kapsamında değişiklik yapılması hâlinde başvurunun son hâli, değişikliğe uğrayan kısım ayrıca belirtilmek suretiyle bültende yayımlar ve bu yayıma itiraz edilemez ya da başvuruyu reddeder ve bu kararı bültende yayımlar. İşte bu itiraz aşamasında da yine zorunlu tutmamakla birlikte TPE’ye arabuluculuğa teşvik sorumluluğu yüklemiştir.  Aynı sayısız çözüm yolları bunun için de geçerlidir.

TPE’ye yapılan her başvuru, itiraz vs işlemler başvuruların sonuçlanmasını ciddi oranda geciktirmekte ve taraflara külfet oluşturmaktadır. .  Aslında henüz itiraz dahi etmeden, kurumun teşvikine gerek kalmadan tarafların arabuluculuk ile uyuşmazlıklarını çözmeleri, ekonomik yönden menfaatlerine olup, belki bir oturumda dahi çözülebilecek bir uyuşmazlığın aylarca uzamasının önüne geçilmiş olacaktır.

Bu yazıda kurumun özel olarak arabuluculuğa teşvik maddeleri incelense de bu kanunun uygulanmasından çıkabilecek her türlü uyuşmazlık da arabuluculuğa uygun olup, her iki tarafın da kazançlı çıkabileceği çözüm yöntemleri bu konuda yetkin bir arabulucu eşliğinde bulunabilir. Arabuluculuğun en önemli kazanımlarından olan gizlilikle ticari sırlar açıklanmadan, hızlı  ve masrafsız bir şekilde uyuşmazlıklarınızı çözebilir ve bir an önce işinize odaklanabilirsiniz.

 

Yüksel Okyay Evren

Arabulucu/Patent ve Marka Vekili