Corona Günlerinde Velayet ve Çocukla Şahsi Münasebet

Nisan 13, 2020

Covid-19 un tüm ticaret, sağlık, ekonomi, sosyal hayat vs etkileri çok tartışılıyor ve aylarca belki de yıllarca tartışılacak. Toplumun her kesimini ve tüm ilişkileri etkileyen pandemi elbette aile ilişkilerini de oldukça etkilemektedir.

Herkesin eve kapandığı, sosyal ilişkinin sıfıra indiği bu dönemde ayrı yaşayan ebeveynlerin, çocukları ile şahsi ilişkisinde de ciddi mağduriyetler yaşanmaktadır.

Velayet hakkı kendisinde olmayan ebeveyn çocuğunu haklı olarak görmek isterken, velayet hakkı kendisinde olan ebeveyn ise kendini ve en önemlisi çocuğunu koruyabilmek amacıyla haklı olarak çocuğun diğer ebeveyn ile görüşmesini istememektedir. Bununla ilgili yasal düzenleme ise şöyle gelişti;

21.03.2020 tarihli 2279 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne dayanarak çıkartılan 24.03.20202 tarihli Adalet Bakanlığı Genelgesi, nafaka ve şahsi münasebete ilişkin önemli hükümler içeriyordu. Nafaka takipleri hariç her türlü icra işlemini durduran bu genelgede

Takiplerin durdurulması kapsamında çocuk teslimine veya çocukla kişisel ilişki tesisine ilişkin takiplerin de 30.04.2020 tarihine kadar duracağı ancak mahkemeler tarafından verilen ihtiyati tedbir kararlarının infazına devam edilebileceği

belirtilmişti

Son olarak İçişleri Bakanlığınca Valiliklere gönderilen bir diğer genelgeye göre de  03.04.2020 tarihinden sonra  20 yaşın altındaki çocukların “şimdilik“ 15 gün süre ile sokağa çıkmaları geçici olarak yasaklanmıştır. Yani taraflar istese de çocuk teslimi geçici süre ile zaten mümkün değildir.

Çocukla şahsi münasebette bir diğer engel ise, aynı genelgede yer alan seyahat yasağı engeldir. Bu genelge, 31 ilde yaşayanlara seyahat yasağı getirdiğinden, velayet hakkı kendinde olmayan ebeveyn ya da çocuk bu seyahat yasağı olan 31 şehirden birinde yaşıyorsa zaten çocuk teslimi ve şahsi münasebet fiilen de imkansızlaşmıştır.

Ebeveynlerin, bu düzenlemeleri kendi özel şartları doğrultusunda değerlendirmeleri ve çocuğun anne ya da babadan mahrum kalmaması, her iki ebeveynin görevi ve çocuğa karşı sorumluluğudur, elbette önce sağlık şartlarını sağlayarak bu görüşmelerin düzenlenmesi gerekir. Bu düzenlemeler karşısında Aile Mahkemesi’ne başvuran velayet hakkı kendisinde olmayan ve annelik ya da babalık duygusunun tatmin edilmediğini, ihtiyati tedbir talep eden ebeveynin de  önce sağlık şartlarını taşıdığına hakimi ikna etmesi gerekir zira hakim öncelikle çocuk için buna dikkat edecektir.

Peki Coronanın çocuğun  velayetin geçici ya da kesin verilmesinde etkisi olur mu? Olursa da bu etki nasıl olur?

Bundan birkaç hafta önce “Velayet Davasında Korona Virüsü Kararı” gibi başlıklarla bir haber yayımlandı. Habere göre  Kocaeli 4. Aile Mahkemesi, tarafların müşterek çocuklarının geçici velayetinin baba Mehmet B.’ye verilmesine karar verdiğini söylüyordu. Mahkemenin gerekçesi ise “Dünya çapında virüs salgını sebebiyle okulların tatil edilmesi ve yetkili makamlarca yapılan açıklamalar doğrultusunda toplu yerlerde mümkün oldukça bulunulmaması uyarıları birlikte dikkate alındığında çocuğun yüksek yararı ve salgın hastalık dikkate alınarak çocuğun müşterek kurumdan alınarak dava süresi boyunca baba Mehmet B.’ye verilmesine yapılan inceleme sonucunda karar verildi.” olarak verilmişti. Bu olayın içeriğini bilmemekle birlikte mahkemenin gerekçesinden anlaşıldığı kadarıyla, velayet hakkı kendisinde olan annenin sanki  kalabalık bir ailede yaşadığı anlaşılmakta ve mahkemenin de bu hususu gerekçe göstererek çocuğun geçici velayetini babaya verdiğini anlıyorum.

Aile mahkemeleri elbette çocuğun üstün yararını gözetmekte, çocuk fiziksel ve psikolojik olarak nerede mutlu ve sağlıklı olacaksa bu hususu dikkate almaktadır.

Böyle bir salgın hastalığın olması, çocuğun velayetine tek başına etki etmez ancak velayet hakkı kendisinde olan ebeveynin kendisinin ya da ailede yaşayan başka bireylerin bu hastalığa yakalanmış olmaları ya da bu ebeveynin çok tehlikeli bir işte çalışıyor olması,  diğer ebeveyn tarafından gerekçe gösterilerek, velayetin en azından geçici olarak kendisine verilmesini isteyebilir.

Eğer diğer şartlar da uygunsa, Aile Mahkemesinin çocuğun geçici velayetini diğer ebeveyne vermesi gerektiği görüşündeyim.

Bu süreç herkes için olduğu gibi çocuklar için de okullarından kaldığı, arkadaşları ile görüşemediği, parka dahi gidemediği anlaşılamaz ve karmaşık bir dönem. Bu süreci onlar için daha karmaşık hale getirmeme konusunda anne ve babalara da büyük sorumluluk düşmektedir.  Çocuğun diğer ebeveyne de bu dönemde belki daha çok ihtiyacı olacaktır. Kendi kişisel hırslarını bir kenarda tutarak, hakime bırakmadan çocuğun üstün yararını önce ebeveynlerin ön planda tutması gerekir.

Yüksel Okyay Evren

Avukat- Arabulucu