Muvazaalı Alt İşveren İlişkisinde İşe İade Davası

Temmuz 30, 2016

Bir işyerinde uygulanan alt işveren sözleşmesinin muvazaalı olması halinde, alt işveren işçisi tarafından açılacak olan işe iade davasının muhatabının kim olacağı ve davanın alt işverene mi yoksa asıl işverene mi karşı açılacağı ve kabul halinde ne şekilde karar verileceği hukuki bir tartışma konusudur.

Alt işveren ilişkisini tanımlayan İş kanunu’nun 2/6.maddesine göre; Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.

Aynı maddeye göre; Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.

Muvazaanın önlenmesi adına getirilen maddenin 7.bendine göre; Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler

Normal şartlar altında herhangi bir muvazaa iddiası olmaksızın alt işveren işçisi tarafından açılan işe iade davasında alt işveren ile birlikte asıl işverenin davalı olarak gösterilmesi gerektiği, işe iadenin alt işverene yapılacağı ancak tarafların işe iadenin maddi sorumluluklarından birlikte müteselsilen sorumlu tutulacağı bilinmektedir.

Ancak alt işveren ile yapılan sözleşmenin muvazaa sebebi ile geçersiz olduğu iddiası ile açılan davada alt işveren işçisinin davasının kabul edilmesi halinde, işe iade hangi işverene yapılacaktır ? Alt işverene karşı dava açılmalı mıdır ? Muvazaa tespit edilirse dava sadece asıl işverene karşı mı kabul edilecek ya da alt işverene karşı açılan dava red mi edilecektir ? 

Konu ile ilgili Yargıtay 22.Hukuk Dairesi’nin 03.03.2016 tarih ve 2016/2553 E ve 2016/6381 K sy dosyasında Yargıtay konu ile ilgili görüşünü açıklamıştır.

Davaya konu olan olaylarda; Davacı, davalı …’ne ait iş yerinde, diğer davalı … işçisi olarak çalıştırıldığını, davalı … ile davalı … arasındaki asıl işveren-alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunu, iş sözleşmesinin işverence geçerli bir sebebe dayanmadan feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.

Davalı … vekili, davalı … ile aralarındaki asıl işveren-alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, alt işveren aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine; asıl işveren yönünden, feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine, işe başlatma tazminatının dört aylık ücret tutarı olarak ve çalıştırılmadığı süre için en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının belirlenmesine karar verilmiştir.

Hüküm davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay Takip

Dosyayı inceleyen Yargıtay 22.Hukuk Dairesi’ne göre;

Muvazaalı bir hukuki muamele ile üçüncü kişinin ızrar edilmesi ona karşı bir haksız eylem niteliğindedir. Üçüncü kişiler muvazaa sebebiyle hakları halele uğratıldığı takdirde haksız fiil sorumluluğuna dayanarak muvazaalı hukuki işlemi yapan taraftan zararının tazminini isteyebilir. Haksız fiil işleyen kimse uygun illiyet bağı çevresine giren bütün zararlardan sorumludur.

Somut olayda iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince muvazaalı işlemi yapan …’ın davacının …’ne süresi içinde başvurması ve süresi içinde işe başlatılmaması halinde dört aylık brüt ücret tutarından, diğer bir anlatımla geçersiz sebeple fesih sonucuna bağlı kanuni yaptırım sonucu doğan alacağından diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmelidir.

Bu sebeple mahkemece davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve davacının baştan beri davalı … işçisi olduğu belirtilerek davalı asıl işveren işyerine işe iade edilmesi dosya içeriğine uygun olduğundan, davalının bu yöne dair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak işe iadenin maddi sonuçlarından her iki davalının birlikte sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerekirken mahkemece, hatalı değerlendirme ile davalı alt işveren hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verillmesi isabetli olmamıştır.

Belirtilen sebeplerle, 4857 Sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

Av. Eren Evren

           Okyay | Evren 

Avukatlık & Arabuluculuk Ofisi

        www.okyayevren.av.tr