Ticari Alacağa İlişkin İtirazın İptali Davalarında Arabuluculuğa Başvurmak Zorunludur
Aralık 30, 2020Bu yazımızda ticari alacaklara ilişkin olarak açılacak itirazın iptali davalarında dava açmadan önce dava şartı olarak arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu yönünde tartışmaya nokta koyan Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin Aralık 2020 tarihli kararını inceliyoruz.
İcra ve İflas Kanunu madde 67’e göre, takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 yıl içinde mahkemeye başvurup, alacağının varlığını ispat ederek itirazın iptalini dava edebilir. Alacaklının takip başlatabilmesi için arabuluculuğa başvurma zorunluluğu bulunmamakla beraber itirazın iptali davası açabilmek için dava şartı arabuluculuğa başvurma zorunluluğunun olup olmadığı, doktrin ve yargıda 2 yıldır tartışma konusuydu.
Ticari uyuşmazlıklarda dava şartı arabuluculuğu öngören 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi “ Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Demektedir. Kanun koyucunun iradesi, her ne kadar dava şartı arabuluculuğu geniş yorumlamak olsa da bu genel ifade, başta itirazın iptali ve menfi tespit olmak üzere bazı dava türlerinde çokça tartışmaya yol açmıştır.
İnceleme kararımıza konu itirazın iptali davalarının, dava şartı arabuluculuğa tabi olup olmadığına ilişkin de birçok akademisyen görüşü, yerel mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı oluşmuştur.
İtirazın iptali davasında alacaklının davadan kısmen veya tamamen feragat etmek suretiyle alacağından vazgeçebileceği, buna karşılık borçlunun yargılama sırasında alacak tutarını kısmen veya tamamen ödemesinin geçerli olduğu, ödeme tutarınca borcun sona ereceği, borçlunun icra takibine yaptığı itirazdan kısmen veya tamamen vazgeçmek suretiyle alacaklının alacağını kısmen veya tamamen kabul edebileceği gözetildiğinde, itirazın iptali davasının arabuluculuğa başvuru için aranan taraf iradelerinin hâkim olduğu ve tarafların dava konusu alacak hakkında serbestce tasarrufta bulunabileceği dava türlerinden olduğu açıktır.
7155 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden hemen sonra, uygulamada yaşanabilecek sorunlara ışık tutmaya yarayacak Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığının görüşünü yansıtan, İlker Koçyiğit ve Alper Bulur’un hazırlamış olduğu “Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk “ el kitabının 67. sayfasında itirazın iptali davaları için “ genel haciz yoluyla takipte ödeme emrine itiraz edildiğinde itirazın hükümden düşürülmesi aşamasında itirazın iptali davası (İİK m. 67) açılmadan önce, uyuşmazlığın dava şartı olarak arabuluculuk kapsa- mında olması hâlinde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulama alanı bulur;
bir başka ifadeyle, arabuluculuğa başvurulması dava şartıdır. “ görüşü yer almıştır.
2013 yılından beri ihtiyari olarak ülkemizde uygulama bulan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuğun yaygınlaşması, daha fazla uygulanması amacıyla 2018 yılında İş Mahkemeleri kanunu ile getirilen dava şartı uygulaması, aynı amaçla 2019’da da Ticari Uyuşmazlıklara getirilmiş ve bakanlığın görüşü, dava şartı kapsamına giren uyuşmazlıkların her zaman geniş yorumlanması olmuştur.
– Arabuluculuğa Başvurmanın Zorunlu Olduğu Yönündeki Bölge Adliye Mahkemesi Kararları
Adana Bölge Adliye Mahkemesi, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Samsun Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi ticari nitelikteki icra takibinde vaki itirazın iptali istemli davaların zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, bu nedenle Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca dava açılabilmesi için arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu görüşünü benimsemiş ve kesin kararlar vermişlerdir.
Ancak farklı görüşte olan Bölge Adliye Mahkemesi kararları da vardır.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu, Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi amacıyla başvuru yapmıştır. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35/3-4 maddesi uyarınca farklı Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasında çıkan uyuşmazlığın giderilmesi için dosya, ilgili hukuk dairesi olarak Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir.
– Arabuluculuğa Başvurmanın Zorunlu Olduğu Yönündeki Yargıtay’ın İçtihat Kararı
Yargıtay 23. Hukuk Daı̇resı̇ 04.12.2020 Tarih, 2020/1943 Esas, 2020/4052 Karar nolu kararı ile 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile eklenen 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, ”ticari nitelikteki itirazın iptali davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının zorunlu olduğuna ve arabulucuya başvurulmuş olmasının HMK’nın 114/2 ve TTK’nın 5/A maddeleri gereği dava şartı olduğuna, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine” oybirliğiyle ve kesin olarak karar vermiştir.
Yargıtayın bu kararı ile ticari nitelikteki itirazın iptali davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının zorunluğu olup olmadığı konusunda tartışma son bulmuş olacaktır. Elbette 7155 sayılı yasanın uygulaması ile sorunlar hala tamamen bitmiş değildir. Menfi tespit davaları ya da hangi uyuşmazlıkların Ticari Dava şartı hangi uyuşmazlıkların Tüketici Dava şartı olduğu gibi birçok tartışmayı, 7155 sayılı yasanın 3. yılında da yapmaya devam edeceğiz gözüküyor.
Av. Arabulucu Yüksel Okyay Evren